30 Eylül 2016 Cuma

Sevdiğin Sanatçılara Oy Vermek ve Kırmızı Halıda olma şansı yakalamak için son gün Pazar günü!

Bu yıl 43.’sü düzenlenecek olan Pantene Altın Kelebek Ödülleri’nde televizyon ve müzik dünyasının yıldızları sizin vereceğiniz oylarla parlıyor. Oylamaya katılarak sevdiği sanatçıları ödüle bir adım daha yaklaştırdıktan sonra güçlü ve sağlıklı görünen saçlarıyla fotoğrafını paylaşan 10 kişi, ayrıca geceye katılarak benzersiz deneyimler yaşama fırsatı yakalıyor.
Bu yıl 43.'sü gerçekleşecek Türkiye’nin en prestijli ödül töreni “Pantene Altın Kelebek Ödülleri” için oylamada son hafta! Sevdiği sanatçıları oylarıyla destekleyenler arasından seçilecek 10 kişi ayrıca geceye Pantene’le hazırlanacak, kırmızı halıda sevdiği sanatçılarla tanışma fırsatı kazanacak.
Türkiye’nin sevilen yıldızlarını bir araya getiren “Pantene Altın Kelebek” ödül töreni heyecanına katılmak çok kolay. En sevdiği sanatçılara oy verdikten sonra güçlü ve sağlıklı görünen saçlarıyla fotoğrafını paylaşan katılımcılar, ödül gecesinde benzersiz deneyimler yaşama şansı yakalayacak. Seçilecek 10 kişi geceye Pantene’le hazırlanacak, alanında uzman kişilerden tavsiyeler alarak kırmızı halıda parlayan saçlarıyla yürüyecek.
Oylamaya katılmak ve gecenin yıldızı olmaya hak kazanmak için: http://www.pantenealtinkelebekodulleri.com/
Sosyal medyada  #PanteneAltinKelebek etiketini ve Pantene Türkiye Instagram ve Youtube sayfalarını takipte kalın!



Bir boomads advertorial içeriğidir.

26 Eylül 2016 Pazartesi

Selülite son :)



Yaşım 54, her ne kadar çok fazla olmasa da bacaklarımda bir iki noktada ve karnımda selülit mevcuttu. Karnımda safra kesesi ameliyatından sonra dalga dalga bir görüntü oluşmuştu.

Tabii araştırmalara giriştim, ne iyi gelir, ne yapmalı diye.
Çeşitli sitelerdeki araştırmalarımda Elancyl adı ön plana çıkıyordu. Turuncu Kasa da indirimde olduğunu görünce hemen alıp denemeye başladım. 
Aldıklarım :





Selülit karşıtı masaj jelini masaj aleti ile birlikte kullanıyorsunuz. Aletin arka tarafında minik bir delik var, oraya 3-4 saniye sıkmanız yeterli oluyor.
Banyoda vücut ıslakken masajla yediriyorsunuz.
Kokusu bitki kokusu gibi, ben sevdim, ama koku hassasiyetiniz varsa bilemem, kalıcı olmadığını söyleyebilirim.

Banyo sonrası da sıkılaştırıcı vücut kremini masajla yediriyorum. Kokusu aynı bunun da, vücut hemen emiyor, yağlı bir his bırakmıyor. Nemlendirmesi ise harika.

Tek handikapı her gün duş alıp, masaj aletini kullanmanız gerekiyor. Kremi ise günde iki kere sürmek gerekiyor. Gerçi tembel olduğumdan kremi günde bir kez kullandım.

Çok memnun kalıp ikinciyi aldım bile. Yazmakta biraz geciktim sadece.
Selülitlerim hemen hemen yok oldu, gerçi bende azdı dediğim gibi. Ama karnımdaki dalgalı görüntü kayboldu bile.
İnceltici etkisini göremedim ama doğru söyleyeyim. Sadece selülit ve çatlak görünümünde belirgin bir yok olma söz konusu.

Fiyatları şu an indirimde masaj jelinin 65, kremin 55 lira.
Sonuç olarak kesinlikle tavsiye ederim.

Sonucu görmek ister misiniz:) 



27 Temmuz 2016 Çarşamba

İzledim: Septembers of Shiraz

SEPTEMBERS OF SHIRAZ (ŞİRAZ'IN EYLÜLLERİ)




Dalia Sofer'ın kendi hayatından esinlenerek yazdığı, Humeyni devriminde yahudi bir ailenin başından geçen olayları anlatan romanından uyarlanmış bir film.
Gerçek olayları anlatan filmler her zaman favorimdir.
Başrollerinde beğendiğim aktörlerden Adrian Brody ve Salma Hayek var.

Filmin çok net gösterdiği en önemli şey gücün kimin eline geçerse geçsin insanları nasıl değiştirdiği.
Çok benzerlikler gördüm bu filmde...

Neyse yorumu uzatmıyorum, bence izlemelisiniz.
Fragmanı altta...


23 Temmuz 2016 Cumartesi

Yazamıyorum

Uzun zamandır bloguma pek bir şey yazmıyorum, yazamıyorum. O kadar üstüste acı veren olaylar yaşandı ki, şehitler, terör saldırıları, darbe girişimi... Nasıl yazayım? İçim yanıyor...

Bilmiyorum normale dönebilir miyim, elbet döneceğim, ama ne zaman?
Böyle bir süreçte de oturup kozmetik yazmak o kadar zor ve saçma geliyor ki...

Resim yapmaya devam ediyorum, biraz olsun rahatlatıyor beni.
Bunun dışında Bodrum da yaşamama rağmen inanın denize bile sadece 3 kez gittim bütün yaz.

Sözün özü keyfim yok... Enerjimi yüksek tutmaya çalışıyorum, ama çok zor oluyor. Beni dinginleştiren tek şey resim.

Hatırlatayım tüm resimlerim satılıktır, ayrıca portre ya da başka resimler için sipariş alıyorum. Malum oyunculuk komple bitti benim için, şimdilik en azından...

Sizi resimlerimle başbaşa bırakayım


50x70 tuval üzeri akrilik Bodrum çalışmam


Kavak üzerine akrilik çalışmam


Tuval üzeri akrilik uğur böceği, şans getirsin diye


Kavak üzerine yakma çalışmam


Kavak üzerine yakma WC kapısı için çalışmam


Suluboya çalışmam SATILDI
Tam da şu anki ruh halim


Kavak üzeri yakma çalışmam SATILDI


Tuval üzeri akrilik Bodrum kapısı

İşte böyle...
Umarım bundan sonra güleceğimiz günler yaşarız ülkece...










8 Temmuz 2016 Cuma

Pamukkale rezaleti



Bu bayram eşimin annesi rahatsız olduğu için Erdek'e gittik eşimle. Pamukkale turizm iyidir diye düşünüp onu tercih ettik.
Giderken Bodrum-İzmir, sonra 2 saat bekleyip Erdek otobüsüne bindik, Susurlukta da yemek molası verildi. 2 saat beklemeyle birlikte 10 saat sürdü yolculuk. Otobüsün içinde gezen bir kaç böcek harici sorun yaşamadık :)

Ama dönüş, ah o dönüş... Hayatımın kabusuydu. Erdek'ten direkt Bodrum otobüsü bulunca gene Pamukkale Turizm'den aldık bileti. 7.07.2016 akşam 18.00 otobüsüne bindik. Bilsem biner miydim acaba korku filmi tadında yaşayacaklarımı?

Bindik habire gidiyoruz, bir kaç otogara girip çıktı, ama yolculara inmek yasak, hemen kalkıyor çünkü. Haliyle acıktık, çünkü malum bisküvi, su, çay başka bişi yok. Tuvaletimiz de geldi doğal olarak tüm otobüsün.
Sorduk, mola nerede diye. Mola yok Bodrum'a kadar, dedi muavin. Bunu da döver gibi söyledi, e haklı, çocuk 3 günde 5 saat uyumuş. İnsanlar köle gibi çalıştırılıyor. Express otobüsmüş.
Yemin ediyorum şaka sandım. 10 saat yol molasız olur mu?

Tüm otobüs ayaklanınca bir benzincide tuvalet molası verdi mecburen. Leş gibi tuvalet, bir otobüs insan, 5 dakikamız var, kabusa bak:)
İzmir'e geldiğimizde şöför vardiya amiri burada, onunla konuşun isterseniz, biz de perişanız diyince biz dolduk tabii, zaten patlamak üzereyiz sinirden.
Alaattin Şahin denen kişinin önüne geldik, kibar kibar soruyoruz, neden bilet satılırken uyarılmıyor yolcular, mola yok diye, şeklinde soruyorum ellerim de sorumu destekler şekilde hani iki yana açıp sorarsın ya öyle. Adam bağırmaya başladı, bana el kol hareketi yapma kadın diye. Eşim delirdi, ben delirdim, adam habire bağırıyor.
Bizim de sesimiz yükseldi elbette. Ama adamın sözlerinden anlıyorum ki bir kadının kendisine konuşması rahatsız etmiş, kadın erkeğin iki adım gerisinden gelecek diyen tiplerden.
Çünkü biz baktık baş edemeyeceğiz, otobüse binerken arkamızdan öyle sözler söyledi ki eşim geri döndü. Allah'tan kendini kontrol etmesini bilen bir insan eşim, yoksa orada kavga çıkacaktı. Biz otobüse bindik adam hala arkamızdan bağırıyor, kaale almayın bunları, hiç bunlar vs.

Yahu Pamukkale, soruyorum size, mafya mı çalıştırıyorsunuz? Eğer rahatsız olmasam ve bir an önce evime gitmek istemesem karakola gider şikayet ederdim.
Bu olaydan sonra tansiyonum fırladı, malum kalp hastasıyım, fenalaştım. Eşim desen sinirden eli ayağı titriyor.
Bodrum'a geldiğimizde toprağı öpecektim yemin ediyorum.
Bir daha Pamukkale mi aslaaaaaaaaaaaaaaaa.... 50 yaşımı geçtim, hayatımda böyle bir olay yaşamamıştım. Neredeyse dayak yiyecektik. Üstelik neredeyse uçak fiyatına bilet alıp, azar işitiyorsunuz rezalet

Not: Bu arada express olmayan otobüsle 2 saat İzmir de bekleme ve yarım saat yemek molasıyla 10 saatte geldiğimiz yolu, güya express otobüsle 9 saatte geldik. Anlayın...

29 Haziran 2016 Çarşamba

Terör :(


O  kadar üzgünüm ki ne yazacağımı bilemiyorum. Yeter artık....

Bu nasıl istihbarat ki hiç bir şeyden haberi yok?

Canlı bomba elinde kalaşnikofla nasıl giriyor içeriye?
Bundan nasıl haberi olmuyor istihbaratın? Üstelik Amerika hemen bir gün önce uyarmışken...

Birazcık yüzünüz olsa, gururunuz olsa istifa edersiniz...

Ayrıca ölenlere şehit deyip olayı hafifletmeye çalışmayın. Onlar senin benim gibi insanlar, masum insanlar... Neyin şehidi?

Allah cezanızı versin en kısa sürede umarım. Çok üzgünüm...

5 Haziran 2016 Pazar

Saçlar gene gittiiiii

Kadın deli napacaaaan :)
Bana gene geldiler, 3 senelik uğraşımın sonucunu yayınlamıştım blogumda. Ama kıvırcık saç uzayınca uçlar kötü oluyor işte, bir de artık saçımı boyamak istemiyordum.
Yaklaşık 3 aydır zaten boyamıyordum saçlarımı.
Bugün şöööyle omuz hizası diye girdiğim kuaförden gene yolunmuş tavuk olarak çıktım:) Kendi kararımdı, pişman değilim, bu Bodrum sıcakları başka türlü çekilmezdi. hem de doğala dönmüş oldum, artık boya yok diyorum, emin miyim, bilmiyorum, şimdilik kararım bu:)

Peki evdeki onlarca saç bakım ürünü ne olacak şimdi :)

Bu arada kuaförde ille ilk makası ben vurayım dedim, tabii bele kadar gür saçlarla girmişim içeri, aldım elime makası dibinden vururken yanda oturan kadınla göz göze geldik, dehşet içinde bakıyordu, ağladı ağlayacak hahahahah

Kadının yüzündeki dehşet ifadesini hiç unutmayacağım :)

Neyse giriş-gelişme ve sonuç fotoğraflarım aşağıda. Kışa başlarım gene uzasın bu saç bağırmalarına:)






1 Haziran 2016 Çarşamba

Istanbul'dan Bodrum'a kaçış maceramız



Biraz farklı yazılar da yazmak istiyorum artık. Aklıma bu hikayemiz geldi, anlatmak istedim. Dikkat, çok aksiyonlu ve de uzuuun bir yazı sizi bekliyor:)

Aslında Bodrum'a yerleşmek çocukluk hayalimdi. Bu hayali paylaştığım bir de arkadaşım vardı, her sene evler bakar, hayalimizde alır, Bodrum'da yaşadığımızı hayal ederdik.
Hep bahçeli bir ev vardı hayalimde, bahçesinde meyve ağaçları, kediler, köpekler....

Sonra günlerden bir gün arkadaşım bana kazık attı, ve aniden kış ortasında Bodrum'a taşınıverdi. O sıralar da eşimin kendi işi var, gayet güzel gidiyor, ben Haziran Gecesi dizisini bitirip yeni bir diziye başlamışım. Hayat gayet güzel.
Ama ben deliriyorum Bodrum diye diye. Arkadaşım da inat yapıp telefonla deniz sesi falan dinletiyor sağ olsun :)
Başladım yavaştan eşime işlemeye, akşamları ev ilanlarına bakıp ona gösteriyorum. Bodrum şööyle güzel diye ballandıra ballandıra anlatıyorum. O zamanlar da ev kiraları gerçekten uygundu, bahçeli müstakil evler için. Tabii İstanbul'a kıyasla ucuz. Şimdi aldı başını gitti.

Çektiğim diziden paralarım ödenmemeye başladı. 8 bölüm birden ödenmeyince diziyi bıraktım, sonradan yapımcısı da yurt dışına kaçmış sanırım. Eksi 18 diye bir polisiyeydi, Burak Özçivit'in ilk dizisiydi sanırım. Tabii ben bu bahaneyle iyice yüklenmeye başladım eşime.

Sonra bir gün bir ev gördük ilanlarda. Nasıl güzel, minicik, tam Bodrum evi, sedirli, şömineli, bahçeli ve de Kale manzaralı (olmazsa olmazımızdı). Ne yapsak ne etsek derken kendimizi Bodrum da bulduk. emlakçı onlarca ev gezdirdi, biz ısrarla o evi görmek istiyoruz, sağ olsun en sona bıraktı. Ve görür görmez bayıldık.
O zamanlar tabii bilmiyoruz, burada iki sorun önemli, kanalizasyon (müstakil ev olduğundan en önemlisi) ve de rutubet sorunu (ki bütün evlerde var, en azını bulmak önemli).
Ama biz o kadar sevdik ki, tabii sorunlardan da haberimiz yok, hemen tuttuk. Oysa Bodrum'a şööyle bir bakınmaya gelmiştik :)
İstanbul'a dönünce eşim hemen iş yerini kapattı. Evdeki eşyaların hiç birini kullanamazdık, yataklar hariç, evin salonu çok minnaktı çünkü. Hepsini sağa sola dağıttık. Bu vesileyle 2. elciler ne uyanık ya, yepyeni takımları bile almıyorlar, bedava verirsen anca. Biz de ihtiyacı olanlara dağıttık tüm eşyayı.
Bu arada rahmetli annem, kardeşim söylenip durdular, bizi bırakıp gidiyorsun, çok uzak orası, bir daha görüşemeyiz diye. Hele kardeşim ne söylendi :)
Tabii Bodrum'u kafaya takmış bünye bunları dinler mi? Aslaaaa:)
10 yıl önce Mart ayında tası tarağı topladık, eşim, oğlum, köpeğimiz Zilli ve kedimiz Oğlum ile beraber yollara düştük. Arabamızla geldik, yolculuk çok uzun sürdü. Çünkü habire durduk çocuklar yüzünden. Oğlum da liseyi yeni bitirmişti. Okul sorunumuz da yoktu yani.

İlk başta epey bir süre tadilatla uğraştık. Pergole yıkılmak üzereydi yenilendi, evin içine baya bir masraf yapıldı. O kadar dar merdivenler vardı ki çift kişilik yatağı yukarı çıkaramadık. Biz de 2 tane tek kişilik alıp yukarıda birleştirdik mecburen.

Sonra da keyfini sürmeye başladık. 
Sadece biz değil, çocuklar da elbette :)


30 Mayıs 2016 Pazartesi

Satış siteleri Modacruz ve Zebramo kıyaslaması



Merhabalar, son moda bu tür alışveriş siteleri. Dolabınızdaki giymediğiniz giysinizden kullanmadığınız kozmetiğe kadar her şeyi satabiliyorsunuz.
Ben de açılır açılmaz her iki siteye de üye oldum, ürünlerimi koyup beklemeye başladım. Satışlarım da oldu, alışverişlerimde.

Ben sizler için ikisini kıyaslamak istiyorum.

ZEBRAMO
Bir kere söylemeliyim ki kesinlikle Zebramo favorim.
Şimdiye dek hiç bir satışımda sorun yaşamadım, bir kere cins biri geri iade ettin, onun için de Zebramo benden özür diledi.

Artıları:
-Komisyon oranı diğer sitelere göre çok daha düşük. %10, ama sık sık %3 kampanyası yapılıyor.
-Pahalı markadan ucuzuna her ürünü bulabiliyorsunuz.
-Ziyaretçisi çok fazla, ayrıca site içindeki satıcılar da birbirinden alışveriş yapıyor.
-Sattığınız ürünün parası onaylandığı anda talebiniz üzerine anında hesabınıza geçiyor.
-Satın aldığınızda da kargo gelince beğenmezseniz iade yapabiliyorsunuz.
-Sorunlarınızda anında geri dönüyorlar, iletişim harika.
-Site kullanımı gayet kolay.

Eksileri:
-Bence sadece telefon üzerinden kullanabiliyor olmak eksi.
-Yazılan yorumları silemiyorsunuz. Mesela biri alıcıymış gibi gelip şu kadara olmaz mı diyor, olur diyorsunuz ve yok oluyor. Ama yorum orada kalıyor. Dolayısıyla indirimi yapmak zorunda kalıyorsunuz.
-Çekilmiş fotoğrafı yüklediğinizde yarısı çıkmıyor vs. Satın Al yazısına yükleyip öyle fotoğraf çekmeniz gerekiyor. Bunu hiç sevmedim.
-Sahte ürün satan çok, özellikle Mac gibi ürünlerde, dikkatli olmak lazım.

Genel olarak memnunum. Çünkü satışlarımda para ödemelerinde hiç sorun yaşamadım. Ayrıca 4 liraya uzun hırka gibi çok uygun fiyatlı alımlarım oldu.

MODACRUZ

Artıları:
-Marka ürünleri burada bulabilirsiniz.
Çok açık ve net söylüyorum başka da artısı yok.

Eksileri:
-Satışınızı yapıyorsunuz, onaylandıktan sonra paramı gönder diyorsunuz, tık yok. Mesaj atıyorsunuz, açıklama sadece pazartesi ve cuma para gönderiliyormuş. Çok uyanıksınız siz, bankada değerlendiriliyor para tabii.
Benim sattığım kişi kargo eline geçtiği halde onaylamadı, 3 gün süre dolunca site otomatik onaylıyor. 3 gün onun için bekledim. Cuma sabah 9.15te paramı bankaya istedim. Bana gelen cevap sadece talebi takip eden pazartesi ve cuma ödeme yapıldığıydı.
Dedim e bugün cuma? Cevap: saat 9 da gönderiliyor, siz 9.15 te istemişsiniz. Dolayısıyla sattıktan tam 7 gün sonra paramı alabildim. Ve derhal diğer satışlarımı sildim.
-Komisyon oranı çoook yüksek. %20 maalesef. Dolayısıyla orada satılan ürünlerin fiyatları da daha yüksek Zebramo'dan. Komisyon farkını koymak zorundalar çünkü.
-Herhangi bir alım yapmadım bu yüzden, ama alıcıların da çok şikayetlerini okudum.

Her iki sitede Gittigidiyor mantığıyla çalışıyor. Yani parayı yatırdığınızda sitenin havuzunda bekliyor, onaylayınca karşı tarafa aktarılıyor.
Tekrar kıyaslamam gerekirse kesinlikle Zebramo derim. Modacruz hesabımı kapıyorum zaten.

Zebramo dükkanıma göz atmak isterseniz TIK TIK

Umarım yazım faydalı olmuştur.


27 Mayıs 2016 Cuma

Saç 3 yılda ne kadar uzar?

Biliyorsunuz, saçlarımı 3 sene önce kazıtmıştım. Sonra da pişman olup deli gibi uzatmaya çalışmıştım.
Saç uzatma çabalarımı ŞURADAN, ŞURADAN, BURADAN ve ŞURADAN okuyabilirsiniz.

Blogumda yazdığım saç uzatma kürleri için de yazılara tıklayın:
Sığır İliği Kürü
Zencefil Kürü
Havuç Kürü
Turp Kürü
Sinameki Kürü

Görüldüğü üzere profesörlük belgemi almak üzereyim :)

Gelelim saçlarımın şimdiki durumuna...
Kazıttıktan sonra sanırım 4 kez kesim gördü. Sonuncuda baya kesildi. Sanırım kesilmeler olmasa belimdeydi şu an, ama gene de fena değil uzunluğu.
Şimdi gene kesilmesi lazım, saçlarım kıvırcık olduğu için uçlar hemen yıpranıyor maalesef.

Tatatatataaaaam, işte öncesi ve sonrası


Neymiş ,sabrın sonu selametmiş :)

13 Mayıs 2016 Cuma

Çekiliş var :)

MADAMRUJ.COM ile ŞARTSIZ BOMBA HEDİYE ÇEKİLİŞİ



Kozmetik, bakım ve makyaj ürünlerini güvenle alışveriş yapabileceğimiz Madamruj sponsorluğunda Miskin Kek Blog 'da şartsız koşulsuz hediye çekilişi var. Clinique , Scholl , Batiste , Garnier gibi seçkin markaların ürünlerinden oluşturulmuş setlerden istediğinizi seçebilirsiniz. Üstelik tek bir kişi değil, bu hediye çekilişin tam 7 şanslı ismi olacak!

Ben şansımı denemek için katıldım, eğer siz de keşif ürünleriyle tanışmak veya tanışıklığınızı pekiştirmek istiyorsanız, bu fırsatı kaçırmayın. Ücretsiz kargo ile evinize kadar tek tıkla gelecek olan bu çekilişte size kalan sadece çekilişe katılmak!

Çekiliş Ayrıntıları İçin Tık Tık

3 Mayıs 2016 Salı

Elektronik sigara



Bugünkü yazım farklı bir konuda olacak.
Yıllardır sigarayı bırakmak için çeşitli girişimlerim oldu. Akupunktur, elektrikli aletle bir şeyler yapıyorlardı (adı aklıma gelmedi), nikotin bandı, zyban, champix, nikotin sakızı...

Gördüğünüz gibi yok yok, işe yarayan bir tek Champix isimli ilaçtı, gerçekten bıraktırıyor, ama kalp hastası olduğumdan bende yan etkileri oldu. Aldığımda bayılma hissi geliyordu, bir süre sonra bırakmak zorunda kaldım ve sigaraya geri dönüşle sonuçlandı. Sigarayı bırakmak isteyenler doktora danışarak kullanabilirler, gerçekten etkili, ama irade de şart elbette.

Elektronik sigarayı seneleeer önce ilk çıkan Ruyan ile denemiştim, bir süre sigara içmedim gerçekten ama çokta etkili olmadı.
Daha sonra yeni çıkan C6 denedim, o da akıtma vs sorunlarından dolayı illallah dedirtti.
Sonra elime bir yerden Joyetech eroll geçti, güzeldi, görünümü sigara gibiydi, ama kısa sürede çek çek gelmemeye başlıyordu, kenarda duruyor :)
En son olarak Joyetech Ego One 2200 geçti elime. Ve 3 gün içinde sigarayı aramamaya başladım. Gerçekten doyuruyor.
Likit haznesi ve pili tam gün yetiyor bana. Hatta pili 2 gün dayanıyor.
Yanında likit almanız gerekiyor elbette.
Likitlerde PG ve VG yazar, PG olan bana iyi gelmedi, bu yüzden %80 VG %20 PG olan likitleri kullanıyorum , 12 mg nikotin içeriyor ve beni tatmin ediyor. Aroma sevmediğim için NBASE denilen aromasız likit kullanıyorum. Yaklaşık 10 günde bir içindeki coil denen minik parçanın değişmesi gerekiyor, dilerseniz kendiniz pamuk,tel değiştirip kullanabilirsiniz, ya da hazırını alıp değiştirebilirsiniz. Hazırları beşli  paketi 50 lira, 2 ay gidiyor. Likit masrafı da aylık 30 lira civarı.

Zararlarını da araştırdım uzun süre, ama kardiyologum bile bunu kullanıp tavsiye edince tamamdır dedim. 
Koku asla yok, sadece bol bol buhar, dolayısıyla evde rahat rahat kullanabiliyorum.

Son olarak bu konuda deli gibi araştırma yapmanızı öneririm. Aradığım her bilgiye harika bir forumdan ulaşıyorum, TIK TIK günlerdir hatim ettim ve öğrenmeye çalışıyorum hala. Çok daha karmaşık sistemler var, ama benim aldığım gayet yeterli geldi.

İşte benim kullandığım ve sigaraya veda ettiren bir tanecik esigaram :) Tabii ki begonviller eşliğinde :)






12 Nisan 2016 Salı

Dipleri yağlı uçları kuru saçlar

Eskiden her yeri kupkuru olan saçlarım şimdi evrimleşti, dipler yağlı uçlar kupkuru.

Uzun bir süre ne yapacağımı şaşırdım, yağlı saç için şampuan kullansam zaten kuru uçlar beter oluyor, uçlara özel kullansam kaşıntıdan ölüyorum, dipler hemen yağlanıyor.

Şimdi uzmanlaşma yolunda ilerleme kaydettim :) Tecrübelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

- Öncelikle saçları sık sık fırçalamak gerekiyor, böylece diplerdeki yağı uçlara çekmiş oluyoruz. Bu da zamanla dipte yağın azalmasına, uçların ise nemlenmesine neden oluyor.
Dolayısıyla sabah kalkınca ve akşam yatmadan fırçalamak (5 dakika kadar) hem kan dolaşımını hızlandırıyor, hem de dipteki yağı uçlara çekmeye yardımcı oluyor.



- Her ne kadar dipler hızlı yağlansa da saç yıkama süresini uzatmak gerekiyor. İlk başlarda kaşıntıdan öldüm, ama şimdi saçım alışıyor. 3 günde bir yıkıyorum saçımı.
Saçımın taranırken zarar görmemesi için Tangle Teezer tercih ediyorum, banyoda kremliyken de body shop ahşap tarağımla tarıyorum.

4 Nisan 2016 Pazartesi

İpana Luxe Perfection Beyazlatıcı Diş Macunu yorumlarım

Doğru makyaj, dolgun kirpikler, bakımlı bir cilt, hacimli saçlar… En önemlisi de beyaz dişlerle sağlıklı, güzel bir gülümseme! Bu yüzden diş bakımına ve beyaz olmasına oldukça özen gösteriyorum. Sürekli yeni ürünleri deneyimlemeyi de seviyorum. Burada raflarda gözüme çarpan ve Amerika’nın en büyük diş macunu markası olan Crest aslında Procter and Gamble’ın Türkiye’de sunduğu İpana markasıyla tamamen aynı içeriklere sahipmiş. Dünyada ilk defa beyazlatıcı bantları üreten bir marka olduğu için 3 boyutlu Beyazlık ailesi oldukça ilgimi çekti. Son zamanlarda market alışverişine gittiğim her mağazada ve televizyonlarda sıklıkla İpana’nın yeni ürünü olan Perfection’a denk gelince ve özellikle 3 günde %100’e kadar lekesiz iddasını duyunca denemek istedim ve hemen aldım.
İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu ünvanına sahip bu diş macunu ile deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Diş hekimimin de daha beyaz bir diş için önerdiği İpana 3D White Perfection ile güvenle, bembeyaz gülebiliyorum.
Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içeriyor. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekeleri %100’e kadar etkin biçimde çıkarıp ve bembeyaz bir gülümsemeye sahip olmamızı sağlıyor.
Performansına gerçekten çok şaşırdım. Etkisi inanılmaz! İlk kullanımdan itibaren bile diş yüzeyindeki lekeleri çıkarma etkisini farkediyorsunuz. Keskin nane tadıyla ferahlığı sağlıyor, böylece uzun süre ferah bir nefese de sahip oluyorsunuz. Beyazlatma etkisi bu kadar iyiyken diş mineme hiç bir zarar vermediğini bilmek de çok güzel.
Procter and Gamble’ın tüm dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana ile Türkiye’de de raflarda yerini aldı. Denediğinizde bana hak vereceksiniz:) Kullanmadan kesinlikle inanmazdım, deneyince etkisini gördüm ve mükemmel sonuç aldım.
Tam bir bakım sağlamak için aynı ailenin Oral-B 3D White Luxe ağız bakım suyunu da kullanıyorum. O da diş macunu ve fırçasının ulaşamadığı alanlardaki lekeleri bile çıkararak uzun süre, keskin bir ferahlık sağlıyor.
Unutmadan küçük bir not ekleyeyim; P&G ve İpana ürün performansına o kadar güveniyor ki, memnun kalmazsanız paranızın 2 katını iade ediyor. Bu nedenle beyazlatıcı etkisini kendiniz de görün diye bence gerçekten denemeniz gereken bir ürün.
Ürünü satın almak isterseniz tıklayınız!
P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım. 
http://www.agizbakimuzmani.com/
#ipanaperfection  #gülüşünügöster
İçerik Kaynak: http://kokoshgirl.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=B7MDJzarokU

Bir boomads advertorial içeriğidir.

14 Mart 2016 Pazartesi

Ankara


Çok ama çok üzgünüm, yüreğim yangın yeri....

Canını yitiren tüm canlarımıza rahmet, sevdiklerine baş sağlığı diliyorum.

Son olması dileğiyle...

10 Mart 2016 Perşembe

Biraz da moda konuşalım :)

Çok sık alışveriş yapmasam da mankenlik döneminden kalan alışkanlık modayı takip ediyorum.
Gerçi daha çok her zaman giyebileceğim ve tarz kıyafetler almayı seviyorum.
Mesela bir siyah elbise herkesin dolabında olmalı, her şeyle kombinleyebilirsiniz.

Bu sene ilgimi çeken ve hoşuma giden tarzları paylaşmak istiyorum.
Ben daha çok etnik/boho tarzı seviyorum. Ama klasik parçalar da her kadının gardrobunda olmalı.

YIRTIK T-SHIRT'LER




Alın elinize makası, zevkinize göre kesin t-shirt'lerinizi :) Çok tarz modeller yaratabilirsiniz, mutlaka deneyin. Üstelik bu senenin trendleri arasında...

7 Mart 2016 Pazartesi

Yves Rocher Vakfı – Institut de France, Toprağın Kadınları Projesi

1991 yılında markanın kurucusu Yves Rocher’in oğlu Jacques Rocher tarafından doğa ve çevreyi koruma amacıyla kurulan Yves Rocher Vakfı, 2001 yılında, Fransa’nın en eski en prestijli ve en köklü kurumu olan Institut de France çatısı altına girdi. Aynı yıl,  Yves Rocher Vakfı-Institut de France, “Toprağın Kadınları” projesini lanse etti. ”Kar amacı gütmeden, çevre, eğitim,toplum konularında fayda sağlamak için emek veren kadınları desteklemeyi ve seslerini büyük kitlelere duyurmayı” hedefledi. Bugün, 2015 itibariyle “Toprağın Kadınları” projesi kapsamında 50 ülkeden 325 kadın doğaya, topluma,eğitime katkı veren projeleri için ödüllendirildi ve toplam 1.6 milyon euro ödül dağıtıldı.
Yves Rocher Vakfı – Institut de France tarafından yapılan proje Türkiye’de ilk kez bu sene yapılacak.
“Toprağın Kadınları” projesi 3 temel başlığı kapsamaktadır.
1.Biyoçeşitlilik: Çevre yararına bir bitki türü ve ya tabiat alanlarının koruma altına alınmasını sağlamak.
2.Toplum:  Çevre yararına alınan bir aksiyon ile,toplumun refahına sürdürülebilir katkıda bulunmak.Bu kapsamda “Kadın özgürlüğü ve cinsiyet eşitliğine destek” de çok önemli bir alt başlık olmaktadır.Bununla da Birleşmiş Milletlerin,1000 yıl kalkınma hedeflerinden birini desteklemiş oluyoruz.
3.Eğitim:  Çevre ile ilgili bir konuda çocukların ve gençlerin bilinçlenmesini sağlamak.
2015 yılı sonunda kazananın belirlendiği yarışmanın ödül töreni 2016 yılında, Türkiye’de gerçekleşecek olan bir seromoni ile duyurulacak. Ardından Paris’te uluslarası bir seromoni gerçekleşecek.
Daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayabilir ve videolarını izleyebilirsiniz.
#ToprağınKadınları

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Severek izlediğim diziler

Bugün size son zamanlarda severek izlediğim dizilerden bahsetmek istiyorum.
Ben daha çok gizemli, bilim kurgu gibi dizileri seviyorum. Eskilerden Fringe başımın tacıdır hala, bir de Battlestar Galactica, hatta bu aralar en baştan başlayıp yeniden izlesem mi diye düşünmekteyim. İkisi de benim için tüm zamanların en iyi dizileridir.
Bir de Lost vardı tabii ama finaliyle çok hayal kırıklığına uğrattı.

Peki şimdilerde ne izliyoruz?

1- İlk sırayı caaanım Doctor Who'ya vereceğim. Oğlum ilk önerdiğinde amaan bu ne çocuk dizisi gibi demiştim, ama izledikçe öyle bir bağlandım ki vazgeçemiyorum:)
Şu aralar sezon arasında, sabırsızlıkla bekliyorum yeni bölümlerini.



Konusunu yazmaya üşendiğimden Vikipedi'den alıntı yapıyorum:


Doctor Who (Türkçe anlamıyla Doktor Kim) BBC yapımı İngiliz bilim kurgu televizyon dizisi. 

28 Şubat 2016 Pazar

Beyaz ve Sağlıklı Dişlere Kavuşmanın En Pratik 5 yolu

Bugün hayalinizdeki beyaz ve sağlıklı dişlere en pratik şekilde kavuşma yollarını paylaşacağım. İşte dişlerimi korumamı sağlayan ve rahatça gülümseme nedenim 5 diş temizleme pratiğim :)
Beyaz ve Sağlıklı Dişlere Kavuşmanın En Pratik 5 yolu
1. Rutinlerinize Uyun
Hayatta en önemli şey sanırım sizin için iyi olan ne varsa alışkanlık haline getirmek. Spor yapmak, sağlıklı beslenmek gibi aslında kişinin kendisine bakması ve temizliğine dikkat etmesi de önemli. İşte bu yüzden diş temizliği rutinlerinizi belirleyin ve ona uyun.
Her sabah ve gece yatmadan önce dişlerinizi mutlaka fırçalayın! Bu alışkanlığınızı halen kazanamadıysanız bugün zaman kaybetmeden kendiniz ve diş sağlığınız için büyük karar verebilirsiniz.
2. Size Uyanı bulun!
Nasıl ki giydiğiniz kıyafetler tarzınızı yansımadığında kendinizi o kıyafetin içinde yabancı gibi hissediyorsunuz, aslında kişisel bakımlarınız da öyle. Diş ve diş ati yapınıza en uygun fırçayı bularak diş temizliğinizi daha verimli yapabilirsiniz.
3. Kendinize Zaman ayrın!
Bir şeyi yapıyor olmak kadar onu doğru sürede ve doğru şekilde yapmak da çok önemli. Özensiz bir biçimde yaptığınız hiçbir şey tam olmayacaktır. O yüzden dişlerinize ve kendinize zaman ayırın. Bu zamanı doğru fırçalama teknikleriyle yaparsanız emin olun kısa sürede farkı siz de fark edeceksiniz.
4. Bazı Ayrılıklar Çok Güzel!
Vedalar ve ayrılıklar hep can yakar ama aslında bazı ayrılıklar size çok iyi gelebilir :) Nasıl mı? 3 ayda bir diş fırçanızla vedalaşın ve hijyen açısından önemli bu değişikliği bir alışkanlık haline getirin.
5. Yol Arkadaşınızı İyi Seçin!
Geldik en önemli maddeye. Diş fırçanızı seçtiniz, kendinize zaman ayırdınız, her şeyi tam yaptınız ama diş temizliğinde istediğiniz verimi halen alamıyor musunuz? O zaman doğru diş macununu kullanmıyor olabilirsiniz. Bu konudan mustarip olanlara önerim; Procter and Gamble’ın dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana olacak.
Yeni İpana 3D White PERFECTION diş macunu İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu. Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içerir. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekelerin %100’e kadarlık kısmını etkin biçimde çıkarıyor. Ben bu ürünü çok sevdim, satın almak isterim derseniz tıklayınız.
Tüm bu maddeleri eksiksiz yerine getirenler olarak bol bol gülümsemeyi hak ettik sanırım :)
P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım. 
http://www.agizbakimuzmani.com/
#ipanaperfection  #gülüşünügöster
İçerik Kaynak: http://www.e-gunlugum.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=RZ5ymuChrW0

Bir boomads advertorial içeriğidir.

14 Şubat 2016 Pazar

14 şubat


Benim için 14 şubat koşulsuz sevdi günüdür, dünya SEVGİ gününüz kutlu olsun...

13 Şubat 2016 Cumartesi

Severek kullandigim Oriflame urunleri:5- BB krem, CC krem ve renkli nemlendirici


Oriflame ürünleri ile ilgili son yazıma geldik.
Bugün yazacaklarım ennnn sevdiklerim ve devamlı kullandıklarımdır:

Oriflame Very me renkli nemlendirici

Yaz günlerinin baştacıdır kendisi, BB kremden daha hafif yapısıyla kalbimi fethetmiştir :) BB krem kadar örtücü olmasa da çok severek kullanıyorum. Hem nemlendiriyor da cildi ki benim gibi kuru ciltliler için harika bir şey bu...

Oriflame The One BB krem

İşte büyük aşkım. Kışın açık rengini, yazın medium rengini kullanıyorum. Diğer BB kremlere göre kapatıcılığı daha yüksek.
Cildimde sivilce vs oluşumuna sebep olmadı.
Sürdüğümde cildim gerçekten çok düzgün ve ışıl ışıl duruyor. Hele üstüne azıcık pudra geçersem herkes cildin ne kadar güzel diyor :)

Oriflame Optimals CC krem

Bu ürünü yeni keşfettim. Arkadaşım hem medium hem de light rengini yollamış bana.
Medium koyu geldi.
Light rengini sürüp çıktığımda cildim o kadar güzel görünüyor ki anlatamam. BB kremde kapatıcılık bir tık daha fazla olsa da, CC kremin yüzümü ışıl ışıl göstermesi, renk eşitsizliklerini gidermesi beni benden etti.
Hatta bir arkadaşım sigarayı bıraktın galiba, cildin harika diyince baş sırayı kaptı :)

Her üçünün de kolumda görüntülerini koyuyorum.



En baştaki Very me renklendirici, light rengi. Görüldüğü üzere içinde pembelik barındırıyor ve çok sağlıklı bir görünüm kazandırıyor cilde.
Ortadaki The One BB krem, medium rengi. En yüksek kapatıcılığı bu ürünle alıyorum.
En sondaki de kalbimin tahtına konan Optimals CC krem.

Fiyatları da uygun genelde, hele üye iseniz daha da ucuza alıyorsunuz.
Kore ürünlerini verdikleri gri renkten ötürü çok sevemedim bir türlü. Asyalıların ten rengi için yapıldığından bizde garip durduğunu düşünüyorum.

O yüzden şimdilik Oriflame ile devam, daha iyisini bulana dek :)

Böylece bir Oriflame yazı serisinin sonuna geldik. Daha çok ürün var sevdiğim, zamanla ayrıca tanıtırım.

Sizler de bana Oriflame'den sevdiğiniz ürünleri yazarsanız çok sevinirim, fikrim olur.

Bu yazı dizisini kendi fikrimce hazırladım, ürünleri kendim aldım. Firma katkısı yoktur.

Sevgiyle kalınız efeeeem




11 Şubat 2016 Perşembe

Severek kullandigim Oriflame urunleri:4- ecollagen 3d+ whitening resurfacing exfoliant ve mask


Buyurun  bahçemden Bodrum mandalinası eşliğinde Oriflame'in bugünkü tanıtacağım ürününe :)

Ecollagen 3d whitening and resurfacing exfoliant

Hassas ciltler için bile önerilen bu peeling cildi zarar vermeden arındırıyor. Haftada en az bir kez yapmaya gayret ediyorum.
Hatta yaparken Skinpro cilt temizleme aletini kullanıyorum, harika arınıyor cildim.

Ardında aydınlık bir cilt bıraktığı ve düzenli kullanımda cildin rengini açtığı tarafımdan test edildi onaylandı.
Yves Rocher'dan sonra en sevdiğim oldu.
Cildim kuru olduğundan sonrasında nemlendiriciyi ihmal etmiyorum.


Ecollagen 3d whitening and resurfacing intensive mask

Haftada bir kez peeling'den sonra uyguluyorum. 15 dakika bekletip ılık suyla duruluyorum.
Cildim yumuşacık ve ışıl ışıl oluyor.

Her iki ürün de Peptide içeriyor.

Eğer cilt renginizi eşitlemek, açmak istiyorsanız biçilmiş kaftan, mutlaka deneyin diyorum, başka da bişi demiyorum :)

Sevgiyle kalınız efeeeem :)




10 Şubat 2016 Çarşamba

Severek kullandigim Oriflame urunleri:3- Erkek ürünleri

Bugünkü yazımda Oriflame'in erkek ürünlerine yer vereceğim. Eşimin severek kullandıklarına yani:)

İlki Architect Erkek Parfümü


Koku tarifinden anlamam pek ama Oriflame de yazanları size aktarayım :


Çağdaş erkeğin kokusu Architect EdT, harekete geçiren baldıran otu ve kakule notaları ile açılıyor. Sekoya ağacı notalarının çatısını oluşturduğu koku, baharatlı tütün aromaları ile biraraya gelerek sizi şaşırtıcı derecede çok yönlü bir hayata davet ediyor.


demiş kendileri :)
 Benim bildiğim çok limonsu kokuları sevmem erkekte, gerçekten çok hoş bir koku, eşim kadar ben de seviyorum doğrusu :)

Bir parfümde aranan şey nedir? Tabii ki kalıcılık, diğer parfümleri nasıl bilmem ama bu inanılmaz kalıcı. Sabah sürüp çıkıyor, akşam geldiğinde koku hala üzerinde oluyor.

Eşlerinize alabileceğiniz bir hediye olabilir :)

İkincisi ise Giordani Men after shave balsam


Giordani'nin traş sonrası kremi. Eşim bundan da çoook memnun. Hem kokusu, hem verdiği yumuşaklık hissi harikaymış. Traş sonrası tahriş hissini komple gideriyormuş.
Dolayısıyla bittikçe alınanlardan kendisi :)

Eşleriniz Oriflame kullanıyor mu? Memnunlar mı?

Sevgiyle kalınız efeeeem :)

9 Şubat 2016 Salı

Severek kullandigim Oriflame urunleri:2- Novage Ultimate Lift serisi

Oriflame'in sanırım 3 ay önce 12 haftada %70 daha sıkı bir cilt iddiasıyla çıkardığı seri bu haftanın 2. konuğu



The Novage Ultimate Lift Cilt Bakım Seti; temizleme sütü, tonik losyon, göz kremi, serum, gündüz ve gece kremlerinden oluşuyor. Daha toparlanmış, genç görünümlü bir cilt için tasarlanmış. 
Ben yeni bir ürün deneyeceksem set halinde olmasını tercih ediyorum, böylece etkilerini daha net görebiliyorum.

NovAge Ultimate Lift, cilt bakım alanında bir devrim olarak nitelenen, AspartoLift ile geliştirilmiş. Bu teknoloji ciltteki sıkılık ve şekil kaybının başlıca sebeplerinden olan fibroblast yani bağ doku hücrelerinin sertleşmesini onarıp cilde elastikiyetini geri kazandırıyormuş.

Gelelim benim yorumlarıma:

Temizleme sütünü Skinpro cilt temizleme makinesi ile kullanıyorum. Hassas ve kuru cildimi hiç zedelemeden öyle güzel temizliyor ki, asla kurumaya izin vermiyor. Serinin benim için favori ürünü.

Temizlemeden sonra geliyor sıra tonikleme işlemine. Tonikte tüm ürünler gibi kurutmuyor cildi, hassas cildimde herhangi bir irritasyona da neden olmadı. Kokuları da muhteşem tüm ürünlerin.

Daha sonra serumunu sürüyorum, misss gibi kokusuyla cildimi anında yumuşatıyor.

Göz kremini sürüyorum. Yalnız bir tek bu ürünü çok sevmedim, evet göz altında hafif bir sıkılaşma oluyor, ama yeterince nem sağlayamıyor maalesef. Ben de çareyi önce bu kremi, bir süre sonra da Kiehl's avokadolu göz kremini sürmekte buldum. Hem tedavi hem nemlendirme oluyor böylece.

Gündüz kremi güneş koruma içeriyor ve yağlı durmuyor, makyaj altına da uygulanabilir.
Gece kremi ise daha yoğun bir bakım sunuyor.

Ben ilk başta kokularına bayıldım, koku tarifinde özürlüyüm ama seveceğinize eminim.
Gerçekten çok fazla olmasa da cildimde hafifçe bir toparlanma başladı yukarı doğru.

Çok severek kullanıyorum ve devam edeceğim...



Oriflame'de sevdiğim ürünler serisinin 2. günü de böylece bitti, sizin sevdiğiniz ürünleri merakla bekliyorum :) Yarın başka bir ürünle buradayım.

Sevgiyle kalınız efeeeem :)

4 Şubat 2016 Perşembe

İzleyip sevdiğim 5 film

Epeydir film favorilerimi yazmamışım. Oysa her gece bir film izleniyor bizim evde. Evet bir sinema canavarıyım :)Bu aralar biraz psikolojik ağırlıklı filmlere ağırlık verdik. Ve çok sevdiğim filmler oldu.

Hadi başlayalım :)

EXPERIMENTER




1984'te hayatını kaybeden Yale Üniversitesi Psikoloji Hocası, ünlü psikolog Stanley Milgram'ın hikayesinin anlatıldığı filmin yönetmen koltuğunda Michael Almereyda oturmaktadır. 

Milgram insanların otoriteye boyun eğmelerini araştıran "Milgram Deneyi"'nin ve dünya üstündeki her hangi 2 insanın birbirlerine en fazla altı insan kadar uzak olduğunu anlatan "Six Degrees of Separation" yasasının sahibidir. 
"Kişinin davranışlarını belirleyen, karakteri değil; içinde bulunduğu durumdur." diyerek sosyal psikolojinin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. 
 1961 senesinde Stanley Milgram (Peter Sarsgaard) insanların başka bir odada,bir sandalyede bir yabancıya (Jim Gaffigan) elektrik şoku vererek düşüncelerini kontrol edebileceğini düşündüğü bir psikoloji deneyi tasarlar. 
 Merhametini göz ardı ettiği uygulamalarda, deneklerin çoğunluğu onlara söylendiği gibi hareket etmektedir, çünkü ölümcül elektrik şoku ne düşündüğünü ve uygulaması gerekenleri engellemektedir. Karısı Sasha (Winona Ryder) herkesin aksine ona ve deneylerine karşı çıkar.

Biz çok severek izledik ve sonrasında six degrees deneyini bolca sorguladık eşimle. Gerçekten de iki insan arasında bazen altıdan da az insan olabiliyor. 
Mesela Kılıçdaroğlu ile benim aramda 3 kişi var aslında. Belediyede çalışan bir arkadaşım-belediye başkanı-Kılıçdaroğlu
Bu kadar basit. Obama ile bile 4 kişi varmış aramda. Çok ilginç değil mi?
Psikoloji ve felsefe ile ilgili iseniz mutlaka izleyin derim.

IMDB puanı: 6.6

THE WALK




Joseph Gordon'un başrolünde oynadığı film Fransız akrobat Philippe Petit'nin 1974 senesinde ikiz kulelerin arasına ip kurma ve yürümesinin hikayesi. Baştan sona  heyecanı diri tutmayı başaran bir film. Son günlerde en beğendiklerimden.
Gerçek bir hikaye olması da en etkileyici kısmı.

Yalnız yükseklik korkunuz varsa benim gibi baş sönmesi yaşayabilirsiniz:)
IMDB puanı da bunu kanıtlıyor zaten: 7.7

Kaçırmayın izleyin diyorum.