30 Ocak 2014 Perşembe

Hindistan cevizinin faydaları ve kullanım şekilleri



Hindistan cevizi tabiri caizse neredeyse her derde deva bir bitki. Bu yazımda faydalarından bahsetmek istiyorum.
Önce keşfediliş öyküsünü okuyalım...



Asya ve Pasifik ülkeleri  halkların bildiği gerçeklerin,  batılılarca ilk kabulü 1930 yılında Dr. Weston Price’ın Pasifik Adalarına seyahati ile ortaya çıktı. Asya Pasifik ülkeleri halkı neden bu kadar sağlıklı ve batılı toplumların hastalıklarına neden yakalanmıyorlar konulu araştırmanın sonucunda batılıların kullanmadığı, hindistan cevizi yağı bu şekilde ortaya çıkmış oldu.

Sonrasında da unutuldu veya toplum içine yayılmadı diyebiliriz.

Ülkelerin laurik asit kullanımına bakacak olur isek; 1985 yılı verilerine göre  Filipinler 7.3 gram, Endonezya 4,7 gram ve Sri Lanka 4.9 gram, ve  Singapur 2.8 gr, 1995 verilerine göre Hindistan 12-20 gr’dır.

Hindistan cevizi yağının tekrar hatırlanması 2008 yılında ev içi deneysel bir çalışmaya dayanıyor.

Tedaviyi yapan kişi Dr. Mary Newport Amerikanın bir eyaletinde yenidoğan yoğun-bakım merkezinde başkanlık yapan bir hekim ve 56 yaşında. Tedaviyi yaptığı kişi ise kendisinden 2 yaş büyük olan kocası Steve Newport.

Steve Newport 50 yaşında iken ‘erken Alzheimer’ hastalığına yakalanmış. Çok sayıda ilaç almasına rağmen hastalığı hızla ilerlemiş.

Resim 1. Mary ve Steve Newport. Resmin altındaki karalamalar hastanın tedavi öncesi, tedaviden 14 gün sonra ve 37. gün sonra yaptığı saat resimleri.

Kocasının gittikçe kötülediğini gören Dr. Mary Newport internette çok yoğun bir yayın incelemesi yapmış.  Sonunda Hindistan cevizi yağının faydalı olabileceğine dair henüz tıp dergilerinde yayınlanmamış araştırma yazılarını okumuş ve bu tedavi aklına yatmış. Zaten yapılabilecek fazla bir şey de olmadığı için bu tedaviyi kocasında denemeye karar vermiş. Bir akşam eve dönerken markete uğramış ve oradan sızma Hindistancevizi yağı almış. Ertesi gün kocasının yulaf ezmesine 2 tatlı kaşığı Hindistancevizi yağı koymuş. Daha sonraki günlerde kaşık sayısını giderek artırmış ve 6-7 kaşığa çıkarmış

Tedavi ilk haftadan itibaren etkili olmaya başlamış. 4 ay sonra;

Görme bozuklukları düzelmiş
Yürümesi düzelmiş, tekrar koşmaya başlamış
Yardımsız evdeki işlerini yapmaya başlamış
Ayakkabılarını bağlamaya başlamış
Uzun Sohbetlere başlamış

Bir yıl önce adını unuttuğu bütün, hısım, akraba ve tanıdıkların isimlerini hatırlıyormuş.



Bu tedavi 2008 yılında başlanmış ve belirtilerde geri dönme olmadığı gibi ilerlemeler de saptanmış. Tabii bu düzelmelerin her hastada gerçekleşip gerçekleşmeyeceği maalesef bilinmiyor.

Beynimizin hayatiyetini sürdürebilmesi için enerjiye ihtiyacı var ve öncelikli olarak kullandığı enerji kaynağı da şeker (glükoz). Fakat beyin hücrelerinin glükozu kandan içerlerine alabilmek için insüline ihtiyacları var ama bu insülin pankreastan gelmiyor. Beyin kendi insülinini kendisi üretiyor.

Bildiğiniz gibi unlu-şekerli gıdaları fazla yiyenlerde insülin direnci yani metabolik sendrom gelişir. İnsülin direnci nedeni ile kan glükozu yeteri kadar beyin hücresine geçemez ve beyin hücresi aç kalır.

Alzheimer gibi hastalıklarda beyin hücresine geçen glükoz azalmıştır.

Glükoz yeteri kadar beyin dokusuna geçemezse, enerji yetersizliğine giren beyin dokusu atrofiye olmaya, yani dumura uğramaya başlayarak küçülüyor.

10-20 yıl içerisinde bellek, konuşma, hareket ve kişilik bozuklukları karakterize klasik Alzheimer tablosu oluşuyor.

Glukoz beyinin birinci öncelikli enerji maddesi ama beyin hücreleri yağ metabolizması sonucu elde edilen keton cisimciklerinden de tıpkı glukoz gibi enerji kaynağı olarak faydalanabiliyor. Bu şekilde hücrelerin canlı kalması sağlanıyor. Zaten keton cisimciklerinin beyin kan akımını artırmaktadır.

Keton cisimciklerinin hipoglisemili hastalarda bilişsel fonksiyonları düzelttiği de görülmüştür.

Ketonlar yağ yıkım ürünleridir. Kandaki keton cisimciklerini iki şekilde artırabilirsiniz;

Aç kalarak: Bu durumda vücut yağlarınız yıkılır ve kandaki keton cisimcikleri artar.
Yağdan zengin, yani taş devri diyeti gibi undan-şekerden fakir bir diyet.

Bu tip diyetlere ketojenik diyet de deniyor. Bazı hekimler asidoz yapar diye ketojenik diyetlere karşı çıkıyorlar ama kandaki artan miktar asidoz yapmıyor.

Hindistancevizi yağı;  orta zincirli yağ asitleri (MCT) MCT en iyi keton cisimciği kaynağıdır. Yağların içinde en fazla MCT Hindistancevizi yağında vardır. Hindistancevizi yağının yaklaşık üçte ikisi (%60) MCT’dir.

Hindistancevizi yağında önerilen günlük doz yaklaşık 35mL yani 7 tatlı kaşığı. Bunun karşılığı 20 gram MCT. Bu doz günde 2-4 kez alınır. 1 tatlı kaşığı ile başlayıp zaman içinde 7 kaşığa çıkılabiliyor. Bulantı kusma gibi belirtiler oluşursa bir önceki doz dönülür ve bir müddet sonra tekrar doz artırılır.7 tatlı kaşığı bir öğünde de alınabilir. Bu durumda ketonlar 24 saat kanda kalabilir.

Hindistancevizi yağı doymuş bir yağdır, Yani katı bir yağdır, ama 24oC’de eridiği için sıvılaşır. Zeytinyağı ve diğer sıvı yağlara göre ısıya çok daha dayanıklıdır.

Alzheimer’n dışında ketojenik diyetin kullanılması gereken hastalıklar :

Parkinson
Multiple skleroz
Huntington koresi
ALS (Amiyotrofik lateral skleroz)
Duchenne kas distrofisi
Otizm
Down sendromu
Akut beyin hasarı
Diyabet
Maküler dejenerasyon
Glokom



Gelelim hindistan cevizi sütünün ve yağının faydalarına:

1- Fosfor açısından oldukça zengindir, kemikleri güçlendirir.

2- Selenyum içerir ve artrite iyi gelir.

3- Kolesterolü düşürür: Hindistancevizi yağında bulunan yüksek miktardaki doymuş yağ asidi oranı ilk etapta yanlış bir anlamaya yol açarak yağın kalp için iyi olmadığını akla getirebilir. Ne var ki; bu yanlış anlamanın tam aksine, %50 oranındaki laurik asit ihtiva ederek yüksek tansiyon, yüksek kolesterol seviyesi de dâhil olmak üzere çeşitli kalp problemlerinin önlenmesine yardımcı olur. Laurik asit orta zincir uzunluğuna sahip olan bir yağ asididir, yağın yapısındaki diğer yağ asitleri ise kısa zincir uzunluğundaki yağ asitleridir. Bu tür yağ asitlerinden meydana gelen yağların da erime noktaları diğer yağlara göre daha düşük olmaktadır. Palm çekirdeği yağında olduğu gibi, Hindistancevizi yağında bulunan doymuş yağ asitleri LDL seviyesinin yükselmesine yol açmaz, arter damarlarda tahribat oluşma riskini azaltarak; bu sayede koroner arter hastalığı ve damar sertleşmesinin önlenmesinde yardımcı olur. Ayrıca içerdiği Omega 6 yağları ve lauric asit sayesinde iyi kolesterolü yükseltir.

4- Bir fincan süt 89 mg magnezyum içerir ve bu da kas ve sinir sitemimiz için şifa kaynağıdır.

5- Hindistancevizi yağında bulunan kısa ve orta zincirli yağ asitleri birçok açıdan faydalıdır. Daha az enerji içerirler ve kan dolaşımına karışmadan doğrudan karaciğer gönderilerek enerjiye dönüştürülür. Ayrıca sindirimi de kolaydır ve tiroit sistemi ile enzimlerin çalışmasında yardımcı olur. Bu yağ asitleri aynı zamanda vücut metabolizmasını hızlandırıp, daha çok kalori yakılmasını sağlayan yağ asitleri olarak da bilinir. Aynı zamanda lif açısından da zengin olduğundan bu tokluk süresini uzatır, dolayısıyla kilo vermeye yardımcı olur.

6- Bağışıklık sistemini güçlendirir: Hindistan cevizi sütü antifungal, antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahip lauric asit, antimikrobiyal, lipidler ve kaprilik asit içerir. İnsan bedenine giren lauric asit, monolaurin denen ve virüslerle, bakterilerle, herpes, grip ve hatta HİV ile savaşan bir bileşime dönüşür.

7- Sindirime yardımcı olur, özellikle reflü ve irritable bağırsak sendromunda olumlu sonuçlar görülür.

HİNDİSTAN CEVİZİ SÜTÜ VE SAÇLAR

1- Saçları besler. Hindistan cevizi sütünü saç derisine sürmek serinletici bir his verir. Saçlara doğal bir nem vererek dipten uca besler. Taze yaptığınız sütü saçınıza sürüp 3-5 dakika kafa derinize masaj yapın. Yarım saat beklerin ve şampuanlayın. Bu saçınızdaki folikülleri güçlendirecek, yeni saç çıkmasını sağlayacak ve saç uzamasını hızlandıracaktır.

2- Kelliği önler. Bunun için 50 ml hindistan cevizi sütü, 100 ml su ve birkaç kaşık (camphor solution)(çevirisini yapamadım,bilen varsa söylesin) eklenir. Karışım saç derisine, özellikle kelleşen bölgeye masajla yedirilir. Bir kaç saat beklenir, daha sonra saç ılık-sıcak su ile yıkanır ve havluyla ovalamadan (bu saça zarar verir) kuruması beklenir, başınıza havlu sarabilirsiniz.

3- Az miktar sütü saçınızın dolaşık kısmına sürün ve mucizeyi görün, tarakla taranması kolaylaşacaktır.

4- Doğal saç kremi... Hindistan cevizi sütü saçlarınızın uzamasını ve saç tellerinin kalınlaşmasını sağlayan harika bir organik saç kremidir. Biraz süt ve şampuanı elinizde karıştırıp saçınızı yıkayabilirsiniz. Ya da duştan sonra saçınızı yağlı göstermeden leave in conditioner olarak kullanabilirsiniz.

5- 4 yemek kaşığı hindistan cevizi sütünü bir kaşık bal ve hint yağı ile karıştırıp 2 dakika kadar ısıtın, daha sonra tüm saçınıza masajla iyice yedirin. 1 saat ya da daha fazla bekleyebilirsinizi, daha sonra normal şampuanlayın. Bu saçınızın nemlenmesine, kırık oluşumunu önlemeye ve saç uzamasını hızlandırmaya yarayacaktır.

HİNDİSTAN CEVİZİ VE CİLT

İster yiyin, ister yüzeye uygulayın, hindistan cevizi sütü ve yağı cilt için harikadır. Vitamin A,C, kalsiyum, demir ve protein açısından çok zengin olan bu yağın cilde faydaları nelermiş görelim:

1- Doğal nemlendirici... Yatıştırıcı özellikleri nedeniyle susuz ciltler için iyi bir nemlendiricidir. Bir fincan gül yaprağı, yarım fincan gül suyu ve bir fincan hindistan cevizi sütünü sıcak banyo suyunuza ekleyin. Bu suda geçireceğiniz 15 dakika kuru cildinize kaybettiği nemi geri kazandıracaktır. Evde yaptığınız hindistan cevizi sütünü direkt cildinize sürebilirsiniz. İster 30 dakika bekleyip yıkayın, ister daha çok. Bu sizin sağlıklı ve ışıltılı bir cilt kazanmanızı sağlayacaktır.

2- Güneş yanıklarına deva... Soğutulmuş hindistan cevizi sütünü güneş yanıklarının olduğu kısımlara sürün. İçindeki yağlar kırmızılığı gidermeye ve güneşten yanan cildi nemlendirip iyileştirmeye yardımcı olacaktır. Sütü etkilenen bölgeye sürüp tüm gece bırakabilirsiniz, bu ağrıları da geçirecektir.

3- Antiaging etkisi... İçeriğindeki vitaminler, özellikle C vitamini cildin elastikiyetini artırır. Cildin yaşlanma sürecini yavaşlatır ve kırışıklık, sarkma, yaşlılık lekelerini önler.

4- Cilt hastalıklarının tedavisinde... Nemlendirici özellikleri, sedef, dermatit, egzama belirtilerini yatıştırmaya yardımcı olur. İçerdiği doğal yağ asitleri kuru ve tahriş olmuş ciltleri iyileştirir, aynı zamanda cildinizi zararlı bakterilerden korur.

5- Makyaj temizleyici... Hindistan cevizi sütü ve normal sütü 1:2 oranında karıştırıp göz makyajınız dahil tüm cildinizi temizlemekte kullanabilirsiniz. Alkol içeren kimyasallar kullanmaktansa doğal çözüm çok daha iyidir ve inanın çok iyi bir temizleyici, üstelik yıkamanıza da gerek yok, cildi besliyor çünkü

HİNDİSTAN CEVİZİ SÜTÜNÜN YAPIMI İÇİN TIK TIK



SATIŞ BLOGUMA GÖZ ATTINIZ MI? TIK TIK


Bloglovin'den izlemek için TIK TIK
Facebook'ta takip etmek için TIK TIK  ve TIK TIK
Twitter'da takip etmek için TIK TIK
Google+'da takip etmek için TIK TIK


7 yorum:

  1. çok faydalı bir post olmuş... teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. ben bir türlü büyük marketlerde bulamıyorum :(( hem cilt için hemde yemeklerde kullanıcam inşallah bulursam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. migrostan alıyorum ben bazen de tansaştan, meyvesini, sonra sütünü ve yağını yapıyorum

      Sil
    2. İstanbul'da Tansaş yok Migrosa bakayım tekrar Metro'da baktım orada da yoksa dedim başka yerde yoktur :)

      Sil
    3. burdaki metrodada yok

      Sil
  3. Hindistan cevizi yağı hakkında verdiğiniz bilgiler gerçekten cok faydalı oldu. Teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum yazan ellerinize sağlık:)

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.