Bundan sonra her pazartesi bir konuk yazar ağırlayacağım, yeni açılmış, blogunu tanıtmak isteyenler olabilir, ya da tanınan bloglar olabilir, birbirimize destek olalım:)
Bugünkü konuğum Fildişinden kule... Müzik hayatında önemli bir yer tutuyor olmalı, yazısından anladığım. Bloguna gitmek için TIK TIK
Müziğin sesten farkı, dinleyende duygulara yönelik etkileşim
yapmasıdır. Müzik duygu işidir. Ara sıra karşıma çıkıyor şu cümle:
"Düşüncelerimiz, bildiğimiz kelimelerden ibarettir. Yalnızca bildiğimiz
kelimelerin sınırları içinde düşünebiliriz." Bu bana göre tamamen yanlış
bir önermedir. İnsanlığın, bildiği kelimelerden daha fazlasını düşündüğünün en
büyük kanıtı sanattır.
Dil, birçok konuda yetersiz kalıyor. Biz,
hissettiklerimizle, söylebildiklerimizden çok daha fazlasıyız. İşte sanat da
dil ile ifade edemediğimiz hislerimizin dışavurumudur. Ve bu duygu sağanağının
en fazla hissedildiği, en derinden duyulduğu sanat dalının müzik olduğunu
düşünürüm.
Müzik hayatımın en önemli parçalarından biri, yıllardır
gitar çalıyorum. Uzun zamandır müzik üzerine düşünüyorum. Neden bu kadar
seviyorum müziği, niçin bu kadar bağlıyım?
Çünkü müzik sizin duygularınızdan anlayan en iyi şeydir!
Size nasıl sürpriz yapacağını iyi bilir. Kafalarınızın içindeki gizli bahçede,
yalnızca sizin bildiğiniz o sık ağaçlı bahçede, o şarkıyla beraber gezintiye
çıkarsınız. Çünkü duyduğunuz her notanın size hatırlattıklarını, bazen gitarın,
klavyenin ve davulun, bazen bir piyano ve çellonun, melodilerin, sessizliklerin,
size, hayal meyal çıkarabildiğiniz çocukluk anılarınızı, ilk aşklarınızı,
çocuklarınızı, sevdiklerinizi veya aslında pek de önemi olmayan fakat her
hatırlayışınızda sizi mutlu eden hatıralarınızı göstermesini seviyorsunuz. Bir
otobüste, uzun bir yolculukta, uçsuz bucaksız tarlaların arasından geçerken kendinizi
müziğin akışına bırakıp, duygularınızın içinizde kopardığı
fırtınaları seviyorsunuz.
Fakat yine de anlamıyorum. Kulağımızda duyduğumuz melodiler
bizi nasıl oluyor da belleğimizde bir yolculuğa çıkarabiliyor, hatta bazen
unutmaya yüz tuttuğumuz anılarımızı çıkarıp, gözlerimizin önüne seriyor? Nasıl
oluyor da birkaç enstrüman bir araya gelip, bize gözlerimizi kapattırıyor ve
diyor ki: “Şimdi bizi dinle, seninle birazdan hatırlarının arasında
gezeceğiz!”?
Bilmiyorum. Belki de ben fazla abartıyorum. Ya da siz
şimdiye dek kendi müziğinizi bulamadınız…
Haftaya pazartesi yeni bir konuk yazarla huzurunuzdayım:) Sevgiyle kalın e mi:)
ellerınıze sağlık güzel yazı olmuş*-*
YanıtlaSilblgumda cekılısm var bekleırm
konuk yazarımın ellerine sağlık:) bakıyorum
SilBelgin Abla, teşekkür ediyorum desteğin için.
YanıtlaSilben teşekkür ederim canım
Silboşuna dememişler müzik ruhun gıdasıdır diye :))
YanıtlaSilama çok doğru di mi:)
Sil